Büyü, en eski cemiyetlerden günümüzün modern toplumlarına kadar cazibe ve gücünden hiçbir şey kaybetmeden gelebilen, nadir kültür kalıntılarından biridir. Hatta denilebilir ki, din boşluğunun had safhada olduğu günümüz dünyasında, büyünün esirleri, eskiye göre daha fazladır.
Kızına kısmet bulmak ya da kocasını evde tutmak için büyüye başvuran dünün saf kadını, bugün yerini, rakiplerini alt etmek için “kara büyü” yaptıran iş adamlarına bırakmıştır. Büyücünün tipi ve kimliği de değişmiştir bu arada. Artık eskinin külahlı ve süpürgeli sefil büyücüsünün yerine karşınızda şık giyimli, entel tipli ve ağzı bolca laf yapan günümüzün “çağdaş cadıları” vardır. Bunlara meslekleriyle ilgili bir şey sorarsanız, bol latince kelime duyarsınız. Size eskiler gibi “yıldızname” demezler; “astroloji” derler. “Büyü” demezler; “maji” derler. Bakıcı demezler; “klirvoyant” derler.
Büyü Diye Bir Şey Var Mı?
Kurân-ı Kerîm’in bu husustaki ayetlerine müracaat ederek soruyu cevaplamaya çalışalım:
«Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Halbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi.» (Bakara Suresi, ayet 102)
“(Büyü yapmak için) düğümlere üfleyen kadınların şerrinden…” (Felak Suresi)
Görülüyor ki, sihir ve büyü vardır. Hatta ayette karı-kocanın aralarının büyüden dolayı açılabileceği gayet net belirtilmektedir. Çünkü bu ayet, sihir mevzusunda nazil olmuştur. Hatta Resulullah’a büyü yapıldığı ve bundan rahatsız olduğu ve Felak ile Nâs surelerinin koruma ve kalkan olması için indiğini hepimiz bilmekteyiz.